Blog

Depresyonla İlgili Merak Edilenler:

Depresyonda olduğumu nasıl anlarım?

DSM-V tanı kriterlerine göre bir kişinin depresyon tanısı alması için en az 2 hafta boyunca depresif duygudurumu ve mutsuzluk deneyimlemesi gerekir. Anhedoni şeklinde isimlendirilen eskiden zevk alınan aktivitelerden artık zevk alamama ve ilgi kaybı görülür. Kişinin iştah ve uyku düzeninde bozulma, cinsel isteğinde azalma görülür. Bununla birlikte depresyonda olan bir kişi konsantrasyon güçlüğü çeker ve enerjisi düşüktür; elini kolunu kaldıracak, yataktan çıkacak hali yoktur. Özgüven kaybı, değersizlik düşünceleri, suçluluk hisleri de belirtiler arasındadır. Tüm bunlara intihar düşünceleri de eşlik edebilir. Oldukça önemli noktalardan biri, kişinin hayatında işlev kaybı görülmesidir.

Depresyonun yaşı var mıdır?

Depresyon her yaş aralığında görülebilen bir psikolojik bozukluktur. Çocuklukta, ergenlikte, yetişkinlikte ve yaşlılıkta görülebilir.

Depresyon ne sıklıkta görülür?

Yaşam boyu görülme sıklığına baktığımızda erkeklerin %3-12’sinin, kadınlarınsa %10-26’sının hayatlarının bir döneminde depresyonu deneyimledikleri görülmektedir. Dolayısıyla, erkeklere oranla depresyon kadınlarda neredeyse 2 kat daha fazla görülür. Bu farklılık etnik köken ve sosyoekonomik seviyeden bağımsızdır. Çocuklarda anlamlı bir cinsiyet farkından bahsedemeyiz, kız ve erkek çocuklarında depresyon benzer sıklıkta görülür.

Depresyon neden kadınlarda daha sık görülür?

Bu durumu birden çok faktörle açıklamak daha doğru olacaktır. Öncelikle kadınlarla erkekler arasındaki hormonal farklılıklar ve cinsiyet rollerinden bahsetmek mümkündür. Geleneksel rollere bakıldığında erkeklerin alkol kullanımı gibi çeşitli dışavurum eylemlerinde bulunduğu dikkat çeker. Erkeklerin üzüntülerini öfke şeklinde dışa yansıttıkları gözlemlenir. Oysaki geleneksel kadın rolünde kadınların üzülmesi normal karşılanır hatta kimi zaman da istenir. Bu durumda kadınlar aynı stres faktörü karşısında daha yoğun bir deneyim yaşayabilirler. Dolayısıyla, cinsiyet rolleri kadının duygularını gösterip iletişim kurmasını bu sayede desteğe ulaşabilmesini sağlar. Erkekler içinse bu durum zayıflık olarak görüleceğinden alkol ve madde kötüye kullanımı ile öfke nöbetleri şeklinde davranışlar görülür. Buna, kadınların iş hayatına ek olarak ev hanımı, eş, anne olarak sorumluluklarının olması da eklenince stres seviyelerinin arttığı görülür. Ayrıca kadınların fiziksel ve cinsel istismardan da daha fazla etkilendiklerini göz önünde bulundurulduğunda birçok biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörün depresyonun kadınlarda daha fazla görülmesine sebep olduğu anlaşılmaktadır.

Depresyon sıklığı cinsiyetler arasında nasıl farklılık gösterir?

Depresyon sıklığı gruplar arası şu şekilde sıralanabilir (en sıktan en aza):

  • Bekar, dul, boşanmış erkek
  • Bekar, dul, boşanmış kadın
  • Evli kadın
  • Evli erkek
Dolayısıyla, evliliğin erkekler için depresyondan koruyan bir faktör olduğunu söyleyebiliriz.

Depresyon kendi kendine geçer mi?

Herhangi bir tedavi uygulanmadığında depresif epizodun 4-9 ay arası bir sürede kendi kendine geçtiğinden bahsedebiliriz. Ancak araştırmalar bir kez depresif epizod yaşayan kişilerin tekrar yaşama ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor. Kişinin bu depresif epizodları hayatı boyunca ortalama 4-7 kez yaşama durumundan bahsetmek mümkün.

Depresyon genetik bir bozukluk mu?

Depresyonun sebeplerine baktığımızda biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileşim halinde rol aldığından bahsedebiliriz. Şöyle ki, annenizin depresyonunun olması sizin de depresyonunuzun olacağını garanti etmez. Ancak ikiz çalışmalarında da görüldüğü gibi bir genetik yatkınlık söz konusudur ve bu durum biyokimyasal faktörler, ailede görülen/öğrenilen örüntüler, bağlanma stili gibi faktörlerle birleştiğinde stresle tetiklenerek depresyona dönüşür.

Depresyon tedavi edilebilir mi?

Evet, uygun ve doğru yöntem/lerle depresyon tedavisinde başarı oranı oldukça yüksektir.

Tedavi sonrası tekrarlamaması için ne yapabiliriz?

Bunun için en doğru adım depresyonun altında yatan faktörlerin belirlenmesi olacaktır. Terapide bu faktörlerin çalışılması, uygun tedavi sürecinin planlanması elzemdir. Bilişsel davranışçı terapi ile kişi muhtemel tetikleyici faktörlere ve stresörlere hazırlanır, bunlarla baş etme gücü arttırılır. Böylece, kişi hayatındaki stres faktörleriyle baş etmeyi öğrenir ve depresyona giden yolu değiştirebilir.